Öncelikle bu şekilde bir başlık ile sizleri bu yazıyı okumaya sevk ettiysem özür dilerim. "iPhone Çöküşün Eşiğinde", Bu başlık dünün, bir ulusal gazetenin ilk sayfasındaydı. Haberin detaylarını okumadım. Bununla birlikte telefonuma yüklü hisse senetleri takip uygulamasından, hisselerinde düşüş var mı diye baktım. Sonuç gerçekten üzücü. Toplam hacmi 1 Trilyon doların üzerinde. TÜİK verilerine göre Türkiye'nin 2017 yılı GSYH 851 Milyar dolar. TCMB'nin 29 Aralık 2017 dolar kuru 3,77 civarında. Yine Merkez Bankası verileri bugün doları 6,54 civarında gösteriyor. Rakamlar aslında bir çok şeyi ifade ediyor.
Ben ülkemi gerçekten seviyorum. Birisi ile kıyaslamaya gerek kalmayacak kadar çok. Apple firmasının Amerika'nın ekonomisine katkısı da azımsanamaz. Bu konuda, ülkemizde atılan yerlileşme adımlarını da sonuna kadar destekliyorum. Ben de bir IPhone kullanıcısıyım. Telefonumu, kullanım ömrü dolduktan sonra yerli bir telefon ile değiştirmeyi düşünüyorum. Kullanım ömrü dolduktan sonra, önemli bir ifade. İnsanların telefonlarını milliyetçi duygularla parçalamasını doğru bulmuyorum. Sonuç olarak parasını verdiğiniz bir ürünü kullanım ömrü dolmadan değiştirmekte, bizim milli servetimize ve ekonomimize zarar verir. Bu konu, ülkenin mevcut durumu ile ilgili de değil üstelik. Sürekli yeni modeller ile elimizdeki elektronik cihazları değiştiriyoruz. Kullanım ömrü dolmadan değiştirmek müsriflikten başka bir şey değil. Elektronik ekipmanların ham maddesi diyebileceğimiz Germanyum ve Silisyum elementleri ülkemizde bulunmayan kaynaklar. Ne kadar yerli üretiyoruz desek te, bu madenler ithal ediliyor ve israfı ekonomiye zarar.
Yazılım konusunda da durum farklı değil. Ancak, bunu karalama haberler ya da yalan haberlerle başaramayız. Çok benzeri bir durumu da iş merkezli bir sosyal medyada gözlemledim. Bir belediyemizde bilgisayarlardaki işletim sistemlerinin yerli Pardus ile güncelleneceği haberi vardı. Ancak görüntülerde, bilgisayarların sadece duvar kağıtlarını Pardus duvar kağıtları ile değiştirdikleri gözden kaçmıyordu. Bu şekilde, bir sosyal medyada alay konusu olmakta, bence ülkemize zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Bireysel Tutum
Bizler, bireysel olarak bu tarz yalan haberlere karşı bilinçli olmalıyız. Aynı zamanda bu bilinci konunun uzmanlarından almak gerek. Son dönemdeki ekonomik gelişmeler beni de endişelendiriyor. Bu süreçte konusunun ehli ve okudukça düşüncelerine önem verdiğim bir kaç kişiyi takibe başladım. Bunlar Mahfi Eğilmez, Özgür Demirtaş, Emin Çapa. Mahfi Eğilmez'in, kitap okumayı sevenlere bir çok eseri var. Aynı zamanda "Kendime Yazılar" adında harika bir blog yazıyor. Ekonomi konusundaki spesifik konuları, açık bir dille anlatıyor. Emin Çapa, eğitim konusundaki araştırmaları ve saptamaları ile göze çarpan birisi. TED konuşmaları ufkunuzu genişletecek. CNN Türk'te yayınlanmış "Dünyanın 1001 Hali" programlarını oturup baştan sona izleyebilirsiniz. Özgür Demirtaş özellikle Twitter'da çok aktif. Yeni teknolojileri çok seviyor, araştırıyor ve paylaşıyor. Ben kendisini canlı bir konuşmasını dinleyecek kadar şanslıydım. Çalıştığım yerde, bir seminer vermişti. Son dönemde ekranlarda görmedim, fakat eski ekonomi ve siyaset tartışma programlarının videolarını bulabilirsiniz.
Bu saydığım insanlar gerçekten bireysel bir şeyleri aşmış ve toplum için çaba sarf eden kişiler. Karanlığa küfretmektense, mum yakmaya çalışan insanlar. (Bu söz Ahmet Şerif İzgören'e ait.) Her sözü doğru, her şeyine inanın demiyorum. Size katacak çok şeyleri olduğunu düşünüyorum. Her gün yeni bir şeyler öğrenmeye çalışmak sizi daha çok hayata bağlar ve yaşam enerjinizi yüksek tutar.
Devlet Tutumu
Bence, hükumet politikası yanlış bir yaklaşım. Doğrusu devlet politikası olmalı. Devlet politikaları da uzun vadeli ve ülkeyi ekonomi, teknoloji, eğitim, sağlık, tarım, askeri ve aklınıza gelebilecek tüm alanlarda ileri taşımalıdır. Bu küfretmektense mum yakmak -yine benim şahsi fikrim- yazılım ile gerçekleşebilir. Hindistan bu konuya canlı bir örnek. Ülke içinde metasal kaynakları olmadığının bilincinde olan devlet, zihin gücü kaynağı için yazılıma entegre oldu. Eğitim sistemini buna göre ayarladı. Ve bugün 2 Trilyon dolarlık GSYH ile Rusya'nın önünde bir yıllık gelire sahip. Amerika'ya ekonomik anlamda para getiren şirketlerin çok büyük bir kısmı da yazılım üzerinden geliyor.
Türkiye'nin de bunu hedef belirlemesi gerek. Hatta bir adım ileri giderek yazılım ile yüksek teknolojiyi eğitim sisteminin bir parçası hatta merkez taşı haline getirmeli. Daha sonra bu konuları araştırıp geliştirecek teknoparklar açılmalı, üniversiteler zihin gücü geliştirecek şekilde desteklenmeli. Son olarak, bu zihin güçlerinin hayat bulabilmesi için girişimcilik destekleri verilmeli. Bu sürecin kolay olacağını, tabi ki düşünmüyorum. En az 20 yıllık bir plan. Bununla birlikte uygulanamaz değil.