Bugün, sevdiğim birinin aracılığıyla abone olduğum gündem bülteni Aposto’nun 22 Mayıs 2023 bültenini okudum. Ardından bir anda dünya gündeminden ne kadar koptuğumuzu fark ettim. Ve bu farkındalığı sizlerle de paylaşmak istedim.
Bugün Türkiye’de gündemi kaplayan bir seçim süreci devam ediyor. Bu konuda görüşlerimi de 19 Mayıs yazımda paylaştım. Ancak bu konu bizim gündemizi o kadar çok kaplamış durumda ki, dünyada neler olup bittiğini kaçırıyoruz.
Öncelikle dikkatimi çeken haberi kısaca size özetleyip, ardından kendi görüşlerimi de sizlerle paylaşacağım. OpenAI şirketinin (ChatGPT ve DALL-E gibi yapay zekaların arkasındaki şirket) CEO’su Sam Altman Amerika’da yapay zekânın geleceği hakkında konuşmak üzere ilk kez Senato Yargı Komitesi önüne çıktı. Ona IBM'in gizlilik ve güven sorumlusu Christina Montgomery eşlik etti. Konuşulanlar gerçekten çok önemli ve geleceği şekillendirebilecek önemdeki konular. Detayları kaynaklar kısmındaki bağlantıdan siz de okuyabilirsiniz.
Öncelikle belki farkındasınız, belki değilsiniz ama sessiz bir yapay zeka (YZ) devrimi gerçekleşiyor. Bu devrim buharlı makinaların 1. endüstri devrimini, elektriğin 2. ve otomasyonun 3. devrimi etkilediği gibi, 4. endüstri devrimi için bir katalizör olacak. Katalizörler kimyadan da bileceğiniz gibi süreci hızlandırır. Fakat bu hız, insanlar için bir uyum sorununu da beraberinde getirecek. Teknoloji ve insan fizyolojisinin arasındaki gelişme farkı her zaman olduğu gibi bir problem yaratacak. İnsanların sürekli stresli, depresif ve tükenmiş olmasının sebebi de tam olarak bu. Teknolojinin peşi sıra gelen hıza bedenlerimiz, psikolojilerimiz yetişemiyor. Bu konuda, Serdar Kuzuloğlu’nun Telaş Çağı adında harika bir podcast’i var. Kaynaklara bağlantısını bıraktım, dinlemenizi tavsiye ederim.
Bu noktada bizi teknolojiden önce kendimiz koruyabiliriz. Korunmak için de ondan kaçmak, uzak durmak yapılabilecek önemli hatalardan biri bence. Kendimizin farkında olarak işe başlamalıyız. Ben teknolojiye ne kadar yakınım? Bu yakınlığım bana zarar ya da fayda sağlıyor mu? Bu teknoloji benim işimi nasıl etkileyebilir? Bu konuda atmam gereken bir adım var mı? (Eğitim almak, işime ve hayatıma teknolojiyi uygulamak ya da çıkartmak) Bu sorularla kendinize öncü bir yol haritası çıkartabilirsiniz.
Tabi olay sadece sizin atacağınız adımlarla çözülecek ölçekten çok daha büyük. İşin ikinci ve belki daha önemli olan kısmı devletlerin bu konuda belirleyeceği politikalar ve regülasyonlar. Aslında okuduğum haberde benim aydınlanmama sebep olan şeyde buydu. Amerika bu konuda öncü şirketleri dinleyerek atılabilecek adımları bugünden konuşmaya başladı. Büyük olasılıkla yakında bu konuda evrensel kurallar haline gelecek kurallar, regülasyonlar tanımlayacaklar. Türkiye de gelişmekte olan bir ülke olarak bu gelişmelere dahil olup, pastanın nasıl dilimleneceğine ve kendi payını büyütmek için gerek eğitimde yapması gereken revizyonlarda, şirketlerin gelişmesine yardımcı olmak için atılabilecek adımları belirlemekte hızlı davranmalı.
Türkiye’de çocukluğumdan beri duyduğum kanıtsanmış yanlış bir yargı var. “Adamlar 20 yıl, 30 yıl hatta 50 yıl ilerde bizden!” Ben buna artık katılmıyorum. 3 yıldan biraz uzun süre İngiltere’de yaşamış biri olarak bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Biz teknoloji anlamında bazı noktalarda ilerdeyiz bile. Ancak konu farklı. İngiltere, Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerde hükümetler önceliği sistem kurmaya ve regülasyonları, kuralları belirlemeye veriyorlar. Biz ise o teknolojileri tüketmeye odaklıyız. Gelişmişlik; teknoloji, alet edevatta değil. Zihniyette! Umarım biz de eğitimde gerekli adımları hızlıca atar ve Atatürk’ün de hedeflediği gibi muhasır medeniyetlerin seviyesine çıkarız. Bu noktada umarım, son zamanlarda tüm dünyada yaygınlığı artan, ayrıştırıcı söylemlerin bir an önce son bulup, birleştirici ve tüm insanlığı iyi bir toplum seviyesine çıkartacak adımlar atılır.
Her zaman olduğu gibi; Farkına var, dengeyi bul ve değer üret.
Kaynaklar: