Bir süredir bilim ve teknoloji alanında 2018’de yaşanan gelişmeleri ve gelecekte ne gibi gelişmelerin yaşanacağı konusunu takip ediyorum. Özellikle Michio Kaku tarafından vurgulanan bir teknoloji geleceği ciddi anlamda şekillendirecek gibi duruyor. Şu anda kendisinin Zihnin Geleceği adlı kitabının özetini okuyorum. Bu konuya geniş yer vermiş. İngilizce adı ile BrainNet terimi, iletişimin nasıl dönüşeceği konusunda ipuçları veriyor. Brain Network, Türkçe olarak Beyin Ağı ile iletişimimiz kablolardan ve cihazlardan arınacak. Gelecekte vücudumuza takacağımız çipler sayesinde zihin dalgalarımız, (düşüncelerimiz, duygularımız) sinyale dönüşecek. Bu sinyaller ile de bir cihaza ya da gerçekten ağız, dudaklar, ses telleri gibi organlara ihtiyaç duymadan anlık olarak iletişim kurabileceğiz. Günümüzde telekinezi olarak bildiğimiz şey gerçek olacak. Bildiğiniz gibi Stephen Hawking 14 Mart 2018’de hayatını kaybetti. Ancak hayatının son döneminde buna benzer bir teknoloji ile iletişim kuruyordu. Bunlar emekleme dönemi bile diyemeyeceğimiz küçük başlangıçlar. Hawking buna rahatsızlığından dolayı bu tarz lüks bir teknoloji kullanıyordu. Bense bunun ihtiyaç olacağı bir gelecekten bahsediyorum. Her lüks zaman içerisinde ihtiyaca dönüşmüştür. Bundan 100 yıl önce otomobil diye bir ihtiyacımız yoktu. 25 yıl önce cep telefonu diye bir ihtiyacımız yoktu. Bundan 50 yıl sonra da bu çiplerin ihtiyaç olmayacağının garantisini kimse veremez. Teknolojiler, lüksleri düşündüğümüzden çok daha hızlı ihtiyaca dönüşüyor.
Aslına bakarsanız beyin ağı diye adlandırdığımız bir çok teknolojinin harmanından oluşmuş bir fikirdir. İnternet gibi. Tek başına terim olarak bir fiziksel teknolojiyi ifade etmiyor. Benim öngörüm; beyin ağı teknolojisinin yükselişi nanoteknoloji, kuantum dolanıklığı ve biyoteknoloji gibi birçok alanın gelişimi ve harmanlanması ile yükselecek. Biyoteknoloji ve biyosensörler sayesinde vücutlarımızda anlık olarak tüm yaşamsal fonksiyonları takip edecek bizi anlayacak çip teknolojileri gelişecek. Bununla birlikte 2020 yılında geçilecek 5G teknolojisi ile temelleri atılacak geniş bant ve hızlı iletişim ağı beyin ağı için altyapı oluşturacak. Belki de 10G olarak geçeceğimiz teknoloji kuantum dolanıklığı ile zamansal kayıpları olmayan bir ağ üzerinden sağlanacak. Zamansal kayıplar önlendiği takdirde iletilebilecek bilgi genişliği çok ciddi miktarlara ulaşacak. Nano carbon, grafen ve türevleri ile bioenerji ile hiç bitmeyecek enerjisi olan sensörler ömürlük olacak. Beyinlerimize yerleştirdiğimiz çipler derin öğrenme metodları ile çok yüksek doğrulukta sizin ne düşündüğünüzü ve istediğinizi bilecek. Bu da tercih edilen iletişim yönteminin beyin ağına kaymasını sağlayacak.
Tüm bunlar size bilim kurgu gibi gelebilir. Ancak şu anda Amerika’da bir şirket çalışanlarına çip takılması karşılığında bazı avantajların sağlanacağını belirtmiş. Ve çalışanların bir kısmı bu çipleri taktırmış. El içerisine takılan bu çipler kapı manyetiklerini açarken, yemekhane girişleri ve bilgisayar erişimi gibi bir çok noktada kullanılabiliyor. Şirket etik dışında çalışanlarını takip etmeyeceğini bildirmiş olsada tüm gün nerelerde ne kadar vakit geçirdiğinizi bilecek. Bu durum günümüzde çipli hale gelen kimlik ve pasaportlarda da geçerli olabilir. Artık kimlik taşımak yerine vücudumuzdaki bu çipler sayesinde güvenlik kontrolünden geçebilir ve özgürce seyahat edebiliriz. Hükümetlerin bizi takip edeceğine garanti verebilirim. Etik olarak sorgulanması ve çizgilerinin çizilmesi konusunda hemfikir olmakla birlikte toplum güvenliği açısından devletin takibini kabul edebilirim.
Geleceğin, teknoloji ile nasıl dönüşeceğini çevrenizdekilerin takip etmeleri için bu yazıyı paylaşabilirsiniz. Sizler de bu konudaki görüşlerinizi benimle yorumlarda paylaşırsanız çok mutlu olurum. Bol teknolojili güzel gelecekler dilerim.