Bugün Barış Özcan'ın “Zaman bir yanılgıdan mı ibaret?” başlıklı videosunu izledim. Yaklaşık 3 yıldır yayınladığı bir çok videodan faydalandım. Kendisini takip etmiyorsanız, çok güzel paylaşımlar yaptığı için çok şey kaçırıyorsunuz. Bu arada benim de bir YouTube kanalım var. Ben düzenli içerik üretemesem de bu aralar kısa şiirler okuyorum. İlgilenirseniz YouTube hseabımı takip edebilirsiniz.
Reklamları geçtik. Zaman konusunda ben de epeydir kafa patlatıyorum. Özellik yaş otuzu geçince sanırım böyle oluyor. Hep zamanın kıymeti, onun değeri üzerine düşünüp duruyorum. Açıkçası zenginlik, fakirlik, din, dil, ırk, cinsiyet fark etmeksizin hepimizin ortak kaynağı bu. Ne yazık ki biz insanoğlu bu konuda çok da verimli varlıklar değiliz. Ama çok verimli olmak da gerekiyor mu emin değilim. Bazen bir manzaraya bakarak geçirdiğiniz hoş anlar, genel kanı olarak, verimsiz görünebilir. Ama ihtiyacımız yokta değil. Neyse… videoyu izlerken fark ettiğim güzel bir çıkartım oldu. Ben de bunu hem sizlerle paylaşmak, hem de tarihe küçük bir anı olarak bırakmak istedim.
Peki ne düşündüm. Bu düşüncem zamanın bir yanılgı olmasından çok ince çizgilerle ayrılıyor. Aslında zaman diye bir şey, ya hiç yoksa? Yani yokluktan kastım olmaması değil de bir sebep değilse. Bizler zamanı hep bir 4. boyut gibi bir var oluş ya da tanımlanabilir bir fiziksel özellik gibi düşünüyoruz. Ancak ne olduğu konusunda ortak bir tanı koyamıyoruz. Yani bu size ne kadar farklı gelir bilmiyorum ama, sanki bir anlığına zamanı 3 boyutlu bir evrenin var oluşunun sonucu olarak ortaya çıkıyormuş gibi hissettim. Bu bügün tanımladığımız zaman kavramını yok saymıyor. Ancak bir sebep olma zorunluluğundan kurtarıyor.
Buna ilave olarak geçtiğimiz günlerde, zamanın Aristotales tarafından fiziksel olarak bir bilmece ile açıklayışını dinledim. Aslında bu bir paradoks olarak geçiyor. Geçmiş, şimdi ve geleceği zamanın parçaları (dilimleri) olarak düşünün. Şimdi bir anlığına “şimdi” kavramına odaklanın. Şimdi aslında ne kadar dar ve ince bir dilim, öyle değil mi? Aslında şimdi dediğimiz şey geçmiş ve gelecek arasındaki incecik bir sınır gibi. Belki de var olmayan bir çizgi, bir hiçlik. Tam bu noktada paradoks ortaya çıkıyor. Çünkü geçmiş, şuan var olmaya devam etmiyor. Var oldu, ancak şuanda varlığını sürdürmüyor. Gelecek, henüz oluşmadı. Var olacak, ancak şuanda var değil. Şimdiyi de var olmayan bir sınır, bir çizgi yani hiçlik olarak olarak tanımlamıştık. Sonuç olarak zaman; bir hiçliğin var olmayan bir şeyle var olmayan başka bir şeyi bölmesinden oluşuyor. Bu kavraması gerçekten çok zor bir düşünce. Fakat bu tarz zihinsel düşünme egzersizleri hem sağlığınız açısından, hem de entellektüel kültür birikiminiz açısından oldukça faydalı.
Kendi düşüncem ne kadar orijinal bilmiyorum. Bu konuda hiç akademik bir makale okumadım. Fakar bu düşünce ne kolumuzdaki gerçek zaman dediğimiz kavramla, ne Albert Einstein'in görelelik kavramlarıyla, ne de Aristotales'in felsefi açıklaması ile ters düşmüyor. Bunları düşünürken son olarak şu aklıma geldi. Bizim evrenimizde zaman 3 düzlemde de aynı hızda akıyor. Acaba farklı düzlemlerde farklı hızlarda aksaydı nasıl olurdu? Tabi bu durum herkes için aynı olursa farklı düzlemlerde farklı aktığını nasıl hissedecektik? Ya da farklı kişiler için farklı düzlemlerde farklı aksaydı. Mesela kadınlar için ende harketler erkeklere nazaran 2 kat hızlı aksaydı? Veya boy düzleminde erkekler kadınlara göre 3 kat hızlı olsaydı? Çok değişik olmaz mıydı?
Neyse… bugünlük bu kadar zihin egzersizi yeter. Sonuç olarak zaman belki de sadece bizim 3 boyutlu dünyadaki varlığımızın bir sonucundan ibarettir ve varlığımızı algılayış biçimimize göre de değişkenlik gösteriyordur. Hayatın için akıp giden ve bazen varlığını bile unuttuğumuz zamanın kıymeti gerçekten paha biçilemez. Bu paha biçilmez kaynağa/çıktıya (buna baktığım açıdan düşününce kaynak demek doğru değil, sanki çıktı desek daha doğru) ne kadar düşünce gücü harcıyoruz? Farkındalığın önemini her fırsatta vurguluyorum. Umarım bu düşünceler sizde de küçük farkındalıklar uyandırır. Ve her zaman olduğu gibi. “Farkına var, dengeyi bul ve değer üret.”
Kaynaklar:
https://www.youtube.com/watch?v=P8dBfxoDWMU
https://www.youtube.com/watch?v=Vfc55F3iIkA