Bugün kaç defa içinde bulunduğunuz anın tadını çıkarttınız? Ben uzun zamandan sonra bu sabah denizde gün doğumunu izledim. Telefonum da yanımda olmadığı için fotoğraf çekeceğim diye anı kaçırmadım. İskelede onlarca insan bu anı fotoğraflayarak yakalamak istiyordu. Yine her zaman olduğu gibi sorguladım. Bir anı deneyimlemek ve zihnine kazımak, onu fotoğraflamaktan daha mı iyi? Sanırım öyle. Ancak ben eski fotoğrafları da çok seven birisiyim. Ara ara eski fotoğraflara bakıp anılarımı tazelemek keyif veriyor bana. Tabi fotoğrafa bakıp hiç hatırlamadığım anlar da var. Sanırım burada anı yaşamak, yakalamak -adını ne koyarsan koy- devreye giriyor.
Günün sonunda şöyle bir çıkartım yaptım. Anı yaşamak çok önemli. Ancak yaşarken tüm varlığınla orada olabilmek çok daha önemli. Tüm duyu organlarımız ile orada olabilmek. Bu sabah hissettiğim gibi. Denizin tuzlu su tadı, serin suyun tenimde yarattığı üşüme hissi, hafif berrak bir bahar kokusu, güneşin oluşturduğu turuncu görünen bulutlar, hafif esintinin oluşturduğu küçük dalga sesleri. Bunun bilimsel bir açıklaması da var. Anıların kalıcılığını istiyorsanız, olabildiğince çok duyu organına hitab etmesini sağlamak gerek.
Umarım sizler de harika anılar biriktirir ve bunu tüm duyu organlarınızla kalıcı olarak zihninize kazırsınız. Her zaman olduğu gibi. “Farkına var, dengeyi bul ve değer üret.”